top of page

Tekrar Zorlantısı

‘Fareler ve insanlar arasındaki fark şudur: Fareye labirentin sonunda elektrik çarparsa, onu bir daha o labirente sokamazsınız’’ (B.F. Skinner, 1959)

Bazı insanlar geçmişte deneyimlediklerine benzer olaylar, benzer ilişkiler yaşarlar.  Freud, insan haz doyumu gerçekleştirmiyorken yaşamı boyunca niçin benzer örselemeleri tekrar tekrar yaşamaya yönelir?  Sorusunu ‘‘tekrar zorlantısı’’ kavramı ile açıklamıştır. Kişi, başına gelen travmatik olayı bir şekilde benzer koşullar yaratarak ve tekrar yaşayarak travmanın yarattığı etkileri gidermeyi amaçlayabilir. Bu durum kısaca geçmişin günümüzde yeniden sahnelenmesi olarak tanımlanabilir.


Erken dönem ilişkiler ve geçmişten içselleştirilen yaşam deneyimleriyle bireyin iç dünyası şekillenir. Örneğin; kişi geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak romantik ilişkilerin can yakıcı olduğuna ve insanların güvenilmez olduğuna inandıysa kendini farkında olmadan hep bu düşünceleri doğrulayacak türden yeni ilişkiler içinde bulabilir (Erbahar & Gençer, 2017).


Tekrar zorlantısının yaşandığı durumlarda birey kendisine aslında haz vermeyen durum veya ilişkileri tekrar tekrar eyleme döker ya da düşler. Freud bu tekrarların sebeplerinden birinin belki de bireyin yaşamındaki acıyı farkında olmadan anlamlandırma, kontrol elde etme veya neyin ters gittiğini anlama çabasından kaynaklanıyor olabileceğini düşünmektedir. Psikanalist Steven Cooper (2015) yaşamın içindeki yinelemelerden bahsederken şöyle bir benzetme yapar; “Orası olay mahallidir; bir zamanlar olayın geçtiği, yani kişinin olayı yaşadığı ve bir şekilde baş etmeye çalıştığı olay mahalli” ve “…Kişi bir şeyler yaparak, acısını hafifletir, acısını dağlar…ya da aynı problemi bugün canlandırarak tekrar tekrar çözmeye çabalar…” der. Ve aslında bugün bireyin  yinelediği her durumda olay mahallini incelemek için bir alan açılır. Türkmen (2021)’e göre ruhsallık ile bütünleşemeyen, dışarıda kalan anlamsız parça, ruhsallıkta anlamsız tekrarlarla bütünleşme ve anlam kazanmanın yolunu arar.


Freud (1920) ‘Haz İlkesinin Ötesinde’ metninde çocuğun saf bir tekrardan hoşlanabileceğini, aynı hikayeyi, sonunu bile bile dinleyebileceğini, aynı oyunu saatlerce sıkılmadan oynayabileceğini belirtir. Oysa bazı tekrarlar ise bir yetişkin için katlanılamaz boyuta gelir. Bu haz katlanılamaz boyuta gelen tekrar zorlantısından- sürekli aynı çemberin içinde dönmekten - kurtulmanın, en sağlıklı yolu ise psikoterapi sürecinden geçmektir. Bu tekrarlayan olumsuz yaşantılardan kurtulmanın yolu da ancak erken dönemde yaşanan travmatik yaşantıların anlaşılması ve çözümlenmesi ile mümkün olacaktır. Psikoterapi sürecinde kişi, travmanın olduğu yere gidip o travmayı çözmek ister. Zaman zaman yinelenen rüyalar, çağrışımlar bir kaynak olurken bazen ise terapist ve danışan ilişkisinde bu bahsettiğimiz tekrarlar tezahür eder ve bu kısır döngüye dair farkındalık oluşur. Böylece bu katlanılamaz tekrarlar dönüştürülebilir bir hal alır.


Kaynaklar:

  • Cooper, S.H. (2015). Reflections on the Analyst’s “Good Enough” Capacity to Bear Dissappointment with Special Attention to Repetition. Journal of the American Psy. Ass. 63 (6), 1193-1213.

  • Erbahar A. & Gençer A.D. (2017) Hayatımızdaki Kısır Döngülerin Görünmeyen Tarafı, PDB Kişisel Gelişim Yazıları.

  • Freud, S. (1920). Haz İlkesinin Ötesinde. (A. Babaoğlu, Çev.)İstanbul: Metis Yayınları

  • Kahn M.D. (2016) Freud’u Anlamak : Hayatta ve Terapide. (A.O. Gezmiş, Çev.) İstanbul, Bağlam Yayıncılık.   

  • Türkmen T. A. (2021) Psikanalizde Düşlem’den Dürtü’ye Geri Dönmek/Gerilemek!, https://www.tulayaydinturkmen.com

2 görüntüleme

Comments


© 2023 by Uzm. Klinik Psikolog Letisya Yancı 

bottom of page